Sayfalar

27 Şubat 2012 Pazartesi

Okuduğumuzu anladık mı?




Eğitim hayatımızdaki en önemli kitap,yukarıda görmüş olduğunuz kitaptır bana kalırsa.Bence bu kitabın her sayfası ağır ağır,sindirile sindirile işletilmeli ,sağlam bir temel atılmalı çocuklara.Anlamadan,öğrenmeden sınıf geçmelerine izin verilmemeli asla ve kesinlikle kitap okuma alışkanlığı aşılanmalı.Dil üzerinde yeterli hakimiyeti olmayan insanlar,okumayı sevmiyorlar,doğal olarak kelime hazneleri de dar kalıyor.Günlük 200 kelimeyle hayatlarına devam ediyorlar.Belki de en kötüsü,okuduklarını anlamıyorlar.

Yüz yüze iletişim halindeyken,vücut dili ve tarzancayla bir şekilde anlaşabiliyor insanlar. Haaa! dediğinizde bir sürü anlama gelecek şekilde tonlayabilirsiniz.Karşınızdaki tonlamanızdan anlar ne demek istediğinizi.Onaylıyor musunuz yoksa geçiştiriyor musunuz,şaşırıyor musunuz vs. bellidir.
Ama  iş yazı ile anlaşmaya gelince,bu kadar kolay değil iletişim kurabilmek.Hele ki sosyal medyanın yükselişe geçip yaygınlaştığı şu dönemde ,yazı üzerinde anlaşılır bir şekilde kendini ifade edebilmek çok önemli.İnsanlar artık evlerinden çıkmaya gerek duymadan,işlerini yürütebiliyorlar yazdıkları teklifler ,e-mailler vs. ile.Karşınıza okuduğunu anlayabilen insanlar çıktığı sürece sorun yok ama onların ne kadar az sayıda olduklarını farkında mısınız?
Son bir kaç günde bu tür deneyimlerim oldu,bu yüzden bu konuda bir  iki satır bir şeyler yazma ihtiyacı duydum.Twitter'da yazdığım,pozitif bir yorumda ,ince göndermeler ,benzetmeler yapmıştım.Fakat nasıl bir  türkçe bilgisine,nasıl bir kelime haznesine sahip bir kişilik olduğuna akıl sır erdiremediğim biri  yazdıklarımın  tam tersini yazmışım gibi,birden agresif tepkiler vermeye başladı.Ben şaşkınlıkla Allah Allah ne yazdım acaba diye kendimden şüphe edip,yazdıklarımı kontrol ederken,mitoz bölünme başladı ve bu sefer okuma zahmetine bile katlanmadan yorum yapmaya başlayan destek ekipleri geldi.Hiç kızmadım biliyor musunuz,çok üzüldüm sadece.Durumun ne olduğunu anlamadan,körü körüne müdahale edenlere ayrı,okuduğunu anlamaktan aciz olanlara ayrı.

Çocuklara okulu,öğretmenleri sevdirin,sevdirin ki isteyerek ve bilinçli bir şekilde çalışsınlar derslerine.En çok da türkçe dersini sevdirin olur mu?Öğretmenler ise  kitabın kapağında resmedilen Atamız gibi sarılsın öğrencilerine,baştan savmasınlar hiçbirini,okuldan soğutacak davranışlarda,söylemlerde bulunmasınlar.Yoksa ilerleyen yıllarda kimse birbirini anlayamayacak,anlaşıldı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder