Sayfalar

10 Eylül 2012 Pazartesi

Kısa kısa...

Sene 1993.Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin kapı önünde bir grup öğrenci laflıyoruz.Artık neye istinaden söylediysem,ağzımdan tiki kızlar gibi,yayvan bir ''haaaayıır''kelimesi çıktı.Okulun sevilen öğrencilerinden ve şimdinin sevilen tiyatro oyuncularından Uğur Uludağ, ''ama olmadı'' deyince ne olmadı diye sordum ''haaaaaayııır'' değil ''hayır'' onun doğrusu,haaaaaaa diye uzatmamalısın,hiç yakışmıyor 
sana dedi.

O andan beri ''hayır'' kelimesini hep doğru telaffuz ettim.Üstüne üstlük bir kaç kişiye de aynı bu şekilde ,doğrusunu öğrettim.Bunu niye mi anlattım?

En küçük hatasını söylediğimizde,çılgına dönüp ''sen kendine bak gerizekalıııı,sen kendini ne sanıyorsun Türk Dil Kurumu muuuuu'' diye cır cır cır konuşan,hakaret eden insanlara bunu yapmak yerine ikinci bir seçenekleri olduğunu hatırlatmak için.Hatalarınızı kabul edip,doğru olanı yapmanız size hiç bir şey kaybettirmez,aksine kazandırır...

27 Şubat 2012 Pazartesi

Okuduğumuzu anladık mı?




Eğitim hayatımızdaki en önemli kitap,yukarıda görmüş olduğunuz kitaptır bana kalırsa.Bence bu kitabın her sayfası ağır ağır,sindirile sindirile işletilmeli ,sağlam bir temel atılmalı çocuklara.Anlamadan,öğrenmeden sınıf geçmelerine izin verilmemeli asla ve kesinlikle kitap okuma alışkanlığı aşılanmalı.Dil üzerinde yeterli hakimiyeti olmayan insanlar,okumayı sevmiyorlar,doğal olarak kelime hazneleri de dar kalıyor.Günlük 200 kelimeyle hayatlarına devam ediyorlar.Belki de en kötüsü,okuduklarını anlamıyorlar.

Yüz yüze iletişim halindeyken,vücut dili ve tarzancayla bir şekilde anlaşabiliyor insanlar. Haaa! dediğinizde bir sürü anlama gelecek şekilde tonlayabilirsiniz.Karşınızdaki tonlamanızdan anlar ne demek istediğinizi.Onaylıyor musunuz yoksa geçiştiriyor musunuz,şaşırıyor musunuz vs. bellidir.
Ama  iş yazı ile anlaşmaya gelince,bu kadar kolay değil iletişim kurabilmek.Hele ki sosyal medyanın yükselişe geçip yaygınlaştığı şu dönemde ,yazı üzerinde anlaşılır bir şekilde kendini ifade edebilmek çok önemli.İnsanlar artık evlerinden çıkmaya gerek duymadan,işlerini yürütebiliyorlar yazdıkları teklifler ,e-mailler vs. ile.Karşınıza okuduğunu anlayabilen insanlar çıktığı sürece sorun yok ama onların ne kadar az sayıda olduklarını farkında mısınız?
Son bir kaç günde bu tür deneyimlerim oldu,bu yüzden bu konuda bir  iki satır bir şeyler yazma ihtiyacı duydum.Twitter'da yazdığım,pozitif bir yorumda ,ince göndermeler ,benzetmeler yapmıştım.Fakat nasıl bir  türkçe bilgisine,nasıl bir kelime haznesine sahip bir kişilik olduğuna akıl sır erdiremediğim biri  yazdıklarımın  tam tersini yazmışım gibi,birden agresif tepkiler vermeye başladı.Ben şaşkınlıkla Allah Allah ne yazdım acaba diye kendimden şüphe edip,yazdıklarımı kontrol ederken,mitoz bölünme başladı ve bu sefer okuma zahmetine bile katlanmadan yorum yapmaya başlayan destek ekipleri geldi.Hiç kızmadım biliyor musunuz,çok üzüldüm sadece.Durumun ne olduğunu anlamadan,körü körüne müdahale edenlere ayrı,okuduğunu anlamaktan aciz olanlara ayrı.

Çocuklara okulu,öğretmenleri sevdirin,sevdirin ki isteyerek ve bilinçli bir şekilde çalışsınlar derslerine.En çok da türkçe dersini sevdirin olur mu?Öğretmenler ise  kitabın kapağında resmedilen Atamız gibi sarılsın öğrencilerine,baştan savmasınlar hiçbirini,okuldan soğutacak davranışlarda,söylemlerde bulunmasınlar.Yoksa ilerleyen yıllarda kimse birbirini anlayamayacak,anlaşıldı...

15 Şubat 2012 Çarşamba

Siskooooo Adele!


Gecen aksam,54.Grammy Odul Toreni'ni izlemek uzere gectim TV'nin karsisina.Kirmizi Hali'dan gecenleri konusuyoruz twitterdaki kafa dengi arkadaslarla.Duydun mu? Adele alti dalda adaymis,hepsini alir umarim.Bence de,sonuna kadar haketti cunku.

 Adele'in adi gecince,ne giydigi kıyafet,ne de fazla kilolu olusu aklimın ucundan bile geçmiyor.2011 de butun bir yaz,Jessie J.'le beraber keyifle dinledigim iki sarkicidan biri o, mukemmel bir ses.Tombul turk kadini,tombul İngiliz kadinina sempati duyuyor da derler simdi:) Grammy ödulleri dağıtılmaya başlanıp,hatun kisi odulleri toplamaya basladikca,yorumlar garıpleşmeye basladi.
Basarisi tescillendikce,goruntusuyle ilgili kusurlarin agirlikta oldugu yorumlarin,ardi arkasi kesilmedi.Yakistiramadilar odulleri toplamasini.Aynaya bir baksindi o once,cok abartiliyordu su Adele de,hatta muzigini kalitesiz ilan edenler,bagirip duruyor diyenler ortaya cikmaya basladi.Kim acaba bu insanlar diye profillerini inceledim bir kacinin,coluk cocuktur herhalde derken gayet yasini basini almis baaayanlar ve beylerrr olduklarini gordum.Hepsi birer moda tasarimcisi,hepsi birer Berkley Music mezunu.İyice ilkokul gunlerine donenler de vardi.Siskooooooo Adele! Siskoooooooo Adele! seklinde.Kimisi elimi surmem ben buna,igrenc beaaaah!diye bir seyler zirvaliyor.Sanatcida ne aradigi,sanatcidan ne bekledigi hepten saibeli,sapkin!

 Adele,sahip oldugu o muhtesem sesi,yorumu,sarkı yazarligi ile yeterli gelmedi izleyiciye.Dinleyiciye demedim farkettiyseniz cunku artik izleyici var.Erkek muzik izleyicilerinin cogu,bir kadin sarkicidan,cinsel durtulerini tetikleyecek gorsellige ve tavra sahip olmasini bekliyor.Kadin izleyicilerin cogu ise trend yaratan saçı,makyajı ve giyimiyle medyada boy gösteren,sıfır beden bir kadin olmasini bekliyor.Bir sarkicida ilk aranmasi gereken ozellikler,kaliteli bir ses rengi,ses genisligi,saglam bir kulak ve ruhlu bir performans iken artık bu özellikler en sonda,hatta en sonda bile degil,olmasa da olur.Bir de sıkıcı olmasin mumkunse,soyle sansasyon yaratsin.Cilginlik,rezillik yapsin.Yapsin ki medyaya malzeme ciksin,insanlar kendilerini ondan daha ustun ve ahlakli hissetsin. Ayiplasin!Ayiplayamayacagi karakterde olanlar da Maria Callas olsa bu isi yapmasin,gitsin evlensin ,iki cocuk dogursun,yemek yapsin.

 Sevgili Adele,
 Ne sansasyonun var ne de guzel bir vucudun.Neymis cok guzel bir sesin varmis,kalplere isliyormussun.Kendi sarkilarini yaziyormussun.Canli performans yaparken,canli mi playback mi ayirtedemiyormus insanlar.Ne kadar manasiz,gereksiz bir kisiliksin muzik sektoru için.Zaten aciklama yapmissin,4-5 sene album yapmak istemiyorum,Simon'i cok seviyorum,iliskimde cok anlayisli sevgi dolu bir insanim,guzel yemekler yapip,cocuklarimi buyutmek,mutlu bir aileye sahip olmak istiyorum diye. Aferin!Aklin yolu bir demek ki,muzikten anlayan bir suru insan da bunu soyledigine gore.Senden sarkici olmaz. Su tipine,sacina,kiyafetlerine baktin mi sen,babaanne gibi giyinip gelmissin koskoca Grammy'ye zaten... Pis siskooooooo git burdan taammiiiiii Jennifer Lopez gelsiiiiiin,gozumuz gonlumuz acilsinnnnnnn.

Peki aslında konu neydi?  Müzik mi?
İste bu olmusuz artık,gecmis olsun...

13 Şubat 2012 Pazartesi

İlham perim,Whitney Houston!

Sanatcilarin toplumlar uzerinde cok buyuk etkileri var,bu bilinen bir gercek.Son donemde illuminati uzerine yapilan yorumlarin cogunda,illuminatinin,toplumu istedigi yonde sekillendirebilmek icin,sanatcilari kullandigi,bu sanatçıların buyuk bir star olmak icin yaptıkları anlaşmalardan  caydıkları zaman ise ise iplerinin cekildiği yonunde.Binlerce yildir savaslarin baslica sebebi olan dil,din,ırk,para bile sanatin ve sanatcinin,insanlari ortak bir paydada birlestiren gucune karsi koyamiyorken,belki de gercekten boyle bir sey vardir.Her insanin icinde guzellikler,derin ve hassas duygular var,cok kuytularda kalmis olsa bile guzel bir tablo,buyulu bir melodi,bir soz,bir ses,ozgurce ve ahenkle danseden bir dansci,o guzellikleri ortaya cikarmaya yetebiliyor.Tabii bu Polyanna'nin agzindan cikmiscasina sarfettigim sozler,sanatcilar,efendilere degil,sanata hizmet ettigi zaman gerceklesiyor


Aurasi cok guclu,farkli bir isigi var,inanilmaz derecede yetenekli vs.gibi sozlerle tanimladigimiz sanatcilarin,diger sanatcilar ve sanatci adaylari uzerindeki etkisinin,normal bir insana gore kat kat fazla olduguna inaniyorum.Yoksa onalti yasinda dunyadan habersiz bir kizin(bu ben oluyorum),sahnede o coskulu kalabaliga karsi kollarini iki yana acmis,piril piril gozleri ve muhtesem sesiyle "Show must go on" diye haykiran adamin öldügünu duyunca, hickira hickira aglamasi nasil aciklanabilir ki.Olumu yakistiramamistim ona.Kendimi defalarca sahnede dusunmus onun gibi hayal etmistim.


Freddy Mercury gibi beni heyecanlandiran bana ilham veren bir ses daha vardi o yillarda."How will ı know" diye caglarken farketmistim onu.İlk Grammy'sini alirken ki urkek,ince,kirilgan hali ile sahnedeki esip,kukreyen kizin ayni kisi olduguna inanmak zordu.Gerci bu tezatlik onu benim gozumde daha carpici kiliyordu.I wanna dance with somebody ile saatlerce dans edip ona eslik ediyordum ama onun bundan haberi bile yoktu.Saving all my love for you ile ne platonik asklar yasiyordum kimse bilmez.didn't we almost have it all,where the broken hearts go dinleye dinleye eskiyen ve yenisi alinan kasetler...I'm your baby tonight ile yine icindeki
eglenceli,neseli yanı, All the man that I need ile melankolik yanini kendime yakin buluyor,olmayacak sahne hayalleri kuruyordum sayesinde(ama oldu)Vee 1992 buyuk patlama!Yer gok I will always love you diye inledi.Kosulsuz sevebilme erdemine sahip,sadakatin oncusu,olumune sevenler dernegi kuruldu nitekim.Nice cift,yol arkadasina bu sozu verip,ilk dansini bu sarkiyla yapti,hem de dunyanin her yerinde.Shoop shoop derken,gonul bu, ota da konar,pislige de diyordu bize gore...
I'm every woman,it's not right but it's ok,heartbreak hotel,when you believe,My love is your love,i have nothing sayisiz sarkisi ve o guzel sesiyle benim icin gercekten onemli bir sanatciydi.

Dun, bir otel odasinda olu bulundugunu duymak,ikinci Freddy vakam
oldu.İnanamadim,yakistiramadim ona olumu.Hayatini uyusturucuyla mahvettigi,Bobby Brown'in onu bitirdigi,vs.vs. Bir suru sey konustu insanlar arkasindan.Elalemin kadini olmus bize ne diyen mi istersin,uyusturucu kullaniyormus,icki iciyormus gebersin diyeni mi istersin neyse iste, dincisi,irkcisi her bir halti buyuk bir cehalet icinde ortaya cikti yine.Her ne olursa olsun
kendi secimleri ile bir hayat yasadi.O benim icimdeki ruhla ve ne yapacagimi bilmedigim yetenegimle, kilometrelerce uzaktan bir bag kurdu,bana ilham verdi.Ben onu her zaman parlak bir yildiz olarak gordum,sarkilarini dinledigim surece de oyle gormeye devam edicem.Yazmaya baslarken bahsettigim su meshur illuminatiye de bir cift lafım olacak eger gercekten bu isin sorumlusu sizseniz,olan oldu uzgunum. onun yozlasmamis muzigi ve yorumu hala bir coklari icin ders niteliginde.Zaten bunun ustesinden gelemediginiz icin ipini cekiyormussunuz ya.Bilmiyorum artik oyle diyorlar.


Uzgun olunca ne dusunecegini sasirirmis ya insan ona verin artik bu hurafe mi yoksa gercek mi ne oldugunu anlayamadigim mevzulara girisimi.Soylemek istedigim aslinda su ki Whitney Houston, benim icin "I will always love you" dan cok daha fazlasiydi.

Huzur icinde yatsin,ilham perim...

3 Şubat 2012 Cuma

İyi eglenceler!

Dunyada bir insanin en sansli oldugu konu bence sevdigi isi yapmasi.Kisinin sevdigi isi yaparak hayatini idame ettirmesi Allah'in bir lutfu sanki.Cok az sayida insan icin mutlulugun baslica sebebi,buyuk bir cogunluk icinse mutsuzlugun baslangic noktasi.O yuzden hayatini sekillendirmek uzere olan liseli bir ogrenci gordugum zaman onu esir almadan duramiyorum,hemen sorgulamaya basliyorum.Hangi bolumu,hangi universiteyi tercih ediyorsun?Gercekten istedigin bolum mu yoksa aile ve cevre baskisiyla mi sectin?Neresi olursa olsun,oylesine bir universite diplomam olsun diye mi dusunuyorsun?sorularimin ardi arkasi kesilmez,bilincli ve isabetli bir tercih yaptigindan emin olmak isterim.Taniyip tanimamam farketmez, onemserim.Arzu ettigi bolume girer,sevdigi isi yaparsa mutlu bir birey olacak ,etrafina da pozitif bir enerji yayacaktir cunku.Onun esi,onun arkadaslari,cocuklari daha mutlu olacaktir.Dikkat ettiyseniz universite okumanin disinda bir alternatife deginmiyorum,psikolojik stratejiler uyguluyorum kendimce,universiteye gitmenin disinda bir secenek dusunulmesin bile diye:)
Ama hayat hep arzulanan sekilde olmuyor tabi,dogdugumuz yeri,anneyi babayi secemiyoruz,sartlar elvermedigi zaman bile olabildigince sevdigi bir isi yapmali insan.

Sukurler olsun ben de sevdigim ve beni hayatta en mutlu edecek isi yapiyorum,Allah'a
minnettarim.Yetenegin on planda oldugu farkli bir is yapiyoruz bu yonuyle pek cok meslekten ayriliyor.Sahne buyulu bir yer...Sohret,yukselen maddi standartlar,kalabaliklar tarafindan sevilmek, hep hayranlik duyulan seyler.Hayranlik, aslinda gizli bir nefret barindirir icinde derler.Oyle midir acaba?

İyi eglenceler!
Bir konsere gidecegimi duyurdugumda,insanlar iyi eglenceler diyor ya tuylerim diken diken oluyor.İsimiz sebebiyle cok fazla seyahat ediyoruz bu tabi ki muhtesem bir sey.Bu sayede kendi ulkemdeki tum sehirleri gordum ayni sekilde Avrupa'da da gormedigim ulke kalmadi sayilir ama dedim ya %90 i is geregi.Bizim meslegimizi yapan insanlardan baska,kimsenin iyi eglenceleeer
diye ise ugurlandigini gormedim bu yasima kadar:)Eger isinizi cok seven ve kusursuz bir performans sergilemek isteyen bir yorumcuysaniz cok iclenebilirsiniz bu dilege...
Sahne de basarili olmakla ilgili herkesin cok iyi bildigi bir sey vardir "Sen
eglenirsen,herkes eglenir" tabi ki ona ne suphe.Fakat cogu kez bu bahsi gecen konsere,ozel geceye vs.ye İyi eglenceleeer diye ugurlanirken,hayranlik ve gizli nefret ikilisini sorgularken bulurum kendimi,cunku kastedilenin bu olmadigi o kadar aciktir ki sahsin ses tonundan akar,anlarsin...Anlamasan bile bu dilegi mutlaka "Oh ne guzel iki sarki soyleyip,yiyip icip geziyosunuz valla" yorumu takip eder,niyet daha bir netlesmeye baslar.Sinirlenirsin,tatile gitmiyorsundur cunku,is yapiyorsundur is!Hem de en streslisinden...


Genellikle sabahin korunde ayaklanip yollara dusersin,gidilecek yere varildiginda oteline yerlesir eksik uykunu tamamlamaya calisirsin ama inadina uyku tutmaz,tam uykuya dalmak uzereyken prova icin sahne alacagin mekana gidersin, oradan kostura kostura yemege sonra hizla otele gecilir ve program icin hazirlanmaya baslarsin,iste o buyulu an sahnedesin!

Tum ruhunla,tum enerjinle soylersin sarkilarini,alkisi haketmek istersin.İkinci sarkida sakaklarindan ter damlamaya baslar,iki saate yakin bazen daha fazla sarkilarini soylersin,sahne biter,apar topar odana goturulursun,dusunu alirsin,sahne makyajini temizlemek en buyuk eziyettir,15 santimetrelik topuklar yuzunden ders boyunca tek ayak ustunde durma cezasi almis ogrenci gibi olursun(bayanlara ozel),sizlayan ayaklarini yataga uzatarak,yorgunluktan uyuyakalirsin.Bes saat sonra uyandirma telefonun calar,kalkarsin, uyduruktan bir kahvalti yapar yine yollara dusersin.

Farzet ki Berlin de oldu bu konser...E hani ne gordum ben?Yikilan duvar?Bergama Muzesi?Hadi cok Super Mario isem dans etmek icin bir kac gece kulubu? Ne gordum yahu? Yok canim yanlis anlasilmasin, niye gezemedim,niye goremedim diye kizmiyorum,sitem etmiyorum,tatile gitmedik yani,degil mi?

Havaalani,otel,konser salonu,otel,havaalani...Gorup gorebilecegimiz bu iste her konserde.
Bu yuzden cok rica edicem,haftaya Madonna konserine gidiyorum,cennet gibi bir beldeye tatile gidiyorum vs.demedigim surece,iyi eglenceler demeyin!(Bunu yazarken aklima takildi bir doktoru ise nasil ugurlarsin acaba,himmm beterin beteri var galiba)Kimileri de mutlaka agiz aliskanligiyla soyluyordur ama ne olur soylemeyin artik:)


Muzik ciddi bir istir.Her ne kadar bunu unutturanlar varsa da hatirlatanlar her zaman olacaktir...Hayatini sahne sanatlarina adamis tum dostlara...İyi sahneler!

2 Şubat 2012 Perşembe

Ben de mi yazsam acaba?

Ben de bir blog acsam mı acaba? diye defalarca girisimde bulunup,bir iki gun sonra vazgecmistim hep.Bu sefer devami gelecek gibi hissediyorum.Kendimi aracisiz ifade etmeye olan acligim, had safhada cunku.Kimse bir gun,iyi tarafindan kalkip,beni ihya etmek icin; beynimde,ruhumda varolmayan cumleler eklemesin ya da beni bitirmek,siradanlastirmak istedigi icin cumlelerimi kesip bicmesin kafasina gore.Oldugumun ne eksigi ne de fazlasi olarak tanitilmak,taninmak istemiyorum çünkü."Beni boyle sev seveceksen"ekolündenim, dokuzuncu köye gitmeye meyilli,pis bir aslan burcuyum anliyor musuuuuuun?
Hayattaki yolculuguma meraki olan kisi,saglamasini buradan yapma luksune sahiptir artik.Tez duyurula...:)